Ana içeriğe atla

Bir Cruise Hikayesi : Kara Gezileri

Bir önceki yazımda bir haftalık cruise gezimizin denizde geçen kısmı ile ilgili detaylı bir yazı yazmıştım. Bu yazımda da asıl kafa yorulması gereken kısım olan kara gezileri ile ilgili tecrübelerimi anlatmaya çalışacağım.

28 Ağustos- 4 Eylül tarihleri arasında çıktığımız cruise turunun rotası  Barselona-Mallorca-Marsilya-La Spezia-Roma-Napoli  ve  gemide geçen tam bir günün ardından tekrar Barselona şeklindeydi. Barselona bitiş ve başlangıçlı olmasına rağmen ne yazık ki Barselona'yı uçak saatleri sebebiyle gezemedik. Turla gezmekten pek keyif almadığımız için bu durakları kendi imkanlarımız ve tercihlerimiz doğrultusunda gezdik. İşte detaylar:

PALMA DE MALLORCA, SPAIN
Ne yazık ki sizinle Mallorca ile ilgili çok fazla detay paylaşamayacağım çünkü biz zaman kısıtından dolayı bu şehri gezmek yerine limana en yakın sahilde denize girmeyi tercih ettik. Ama gezmek isteyenler için görülmesi gereken yerler ; La Seu Katedrali, Bellver kalesi, Eski Belediye Binası , Boğa Güreşi Arenası olarak sıralanabilir.



PROVENCE (MARSEILLES), FRANCE

Bu durakta asıl amacımız Provence bölgesini görmekti ama bazı aksiliklerden dolayı Marsilya'yi gezebildik sadece.  Marsilya'da limanın bulunduğu cadde; yatlar, balıkçı tekneleri ve çeşitli restaurantları ile şehrin merkezi konumunda. Bu caddede yürüyüş yapıp  Amorino'da dondurma yiyebilir, lavantası ile ünlü bu bölgenin sabunlarından, kokularından alabilirsiniz. Notre Dame de la Garde Katedrali ve Longchamp Sarayı görülmesi gereken yapılar arasında.











LA SPEZIA (PISA/FLORENCE)
Geminin bu durağında üç seçeneğiniz var ; Cinque Terre, Pisa ve Floransa. Zor bir seçim açıkcası ama en kolayı Cinque Terre bence. Çünkü liman girişinde pek çok turizm firması Cinque Terre için uygun fiyatlara tekne turu satıyor. Bu bölge UNESCO dünya mirasları listesinde ve tur kapsamında beş köyü  görme imkanınız oluyor. Ama biz Floransa'yı görmeyi tercih ettik. İki saatlik bir tren yolculuğunu ile Floransa'ya ulaşabiliyorsunuz. Bu arada eğer gemiden sabahın erken saatlerinde inerseniz hem Pisa'yı hem de Floransa'yı görebilirsiniz. Tabi tren saatlerine dikkat etmek gerekir. Daha önceki yazımda bahsetmiştim kısıtlı zamanda ancak şehrin merkezini, önemli meydanları ve yapılarını görebiliyorsunuz. Floransa'nın atmosferini 3-4 saat kokladık diyebilirim. Ama benim nacizane tavsiyem La Spezia durağında Floransa'ya gitmemeniz olurdu çünkü gidiş-dönüş zaten 4 saatiniz trende geçmiş oluyor. Yine de kısaca görülmesi gereken yerler listesi yapacak olursak;

-Accademia Gallery : Ünlü David Heykeli ile birlikte Michelangelo'nun en önemli heykellerini görebilirsiniz, tabi biletinizi önceden aldıysanız ya da kuyrukta beklemeyi göze alırsanız..
-Cathedral of Santa Maria del Fiore : 3000 kişilik kapasitesi ile dünyanın en büyük ikinci katedrali olma özelliği taşıyor. Yapımına 1296 yılında başlanan yapının tamamlanması 140 yıl sürmüş.



-Baptistry: 11. yüzyılda inşa edilen sekizgen yapı üç adet bronz kapısı ile ünlü. Güzelliklerinden ve Rönesans'ın başlangıcı olarak kabul edildiklerinden dolayı Michelangelo tarafından"Cennet'in Kapıları"olarak adlandırılmışlar.



-Piazza della Signoria: Floransa'nın en büyük meydanı olan Signoria meydanında Neptün Çeşmesi'ni ve David Heykeli'nin kopyasını görebilirsiniz.



-Ponte Vecchio: Kuyumcu ve hediyelik eşya dükkanları ile ünlü olan bu köprü Floransa'nın en meşhur ve en eski (14.yy'da yapılmış) köprüsü. Ayrıca , II. Dünya Savaşı'nda Floransa'da bombalanmamış olan tek köprüymüş.


CIVITAVECCHIA (ROME)

Civitavecchia durağında bir saatlik tren yolculuğunun ardından Roma'ya ulaşıyoruz. Kısıtlı zaman nedeniyle Vatikan'ı liste dışı bırakıyoruz ne yazık ki.. Onun dışında görülmesi gereken başlıca yapıları sıralayalım..

-Trevi Fountain: Meşhur Aşk Çeşmesi Roma'nın simgesel yapılarından birisi.

-The Roman Forum: Roma antik kentinden kalan kalıntılar görülmeye değer.

-The Colosseum: MS 80 yılında yapımı tamamlanan kolezyum dünyanın yeni yedi harikasından birisidir.


-Spanish Steps
























NAPPLES:  Bu durak cruise seyahatimizin son noktasıydı. Burada gezi için dört seçeneğimiz vardı: Pompei,Napoli,Sorrento ve Capri. Biz Capri'yi tercih ettik, Bu sebeple diğerleri hakkında bir detay veremeyeceğim. Geminin demirlediği limandan kısa bir yürüyüşle Capri'ye gidecek olan feribotlara ulaşmak mümkün.  Feribotla Capri'ye geçmek yaklaşık bir saat sürüyor. Capri'ye gider gitmez dönüş biletlerinizi almanızı tavsiye ederim. Füniküler ile şehir merkezine yani adanın tepesine ulaşıp manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz. Aslında daha da keyiflisi limana inerken yürüyerek inmek. Yürüyüş yolunda pek çok güzel ev, bahçe, manzara görebilirsiniz. Bu seyahat boyunca geri dönmek istemediğim tek yer Capri oldu, kalbim Capri'de kaldı diyebilirim.








Cruise maceramızın kara gezilerini kısaca anlatmaya çalıştım. Bizim için unutulmaz bir tatil oldu. Düşünen, planlayan, bir gün gitmek isteyenler için umarım iyi bir referans olur. 

Bir sonraki yazıya kadar renkli kalın, tatil planlarınız hiç bitmesin  (:




                                                                                                   Eylül, 2016

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Cruise Hikayesi : Harmony of the Seas

Bu yazımda eşimle birlikte çıktığımız cruise seyahatimizde deneyimlediklerimi ve nacizane tavsiyelerimi yazıyorum. Gittiğimiz şehirlerle ilgili tüyoları başka bir yazıda anlatacağım. Uzunca zamandır gitmek için gün saydığım bir haftalık cruise seyahati göz açıp kapayıncaya kadar geçip bitti bile. Henüz anılar tazeyken başkalarına da faydalı olabileceğini düşündüğüm bilgi ve deneyimlerimi paylaşmak istedim. Çünkü ben seyahate gitmeden önce yaptığım araştırmalarda işime yarayabilecek yazıları ne yazık ki tam anlamıyla bulamadım. En başından şunu söyleyebilirim ki bizim asla unutamayacağımız bir seyahat oldu. İmkanı olan, düşünen, kararsız kalanlara kesinlikle tavsiye ederim. Tabi artı ve eksi yönlerini bu yazımda anlatıyor olacağım.Şimdi gemiden bahsetmek istiyorum. Bizim seyahat ettiğimiz gemi Royal Caribbean firmasına ait olan Harmony of the Seas idi , ki kendisi şu aralar dünyanın en büyük yolcu gemisi ünvanına sahip. 6500 yolcu kapasitesi ve 2000 kişilik mürettebatıyla adeta yüz

Bir Kapadokya Masalı: Sacred House

Kapadokya ile ilgili eminim ki çok yazı yazılmıştır.  Dünyada eşi benzeri olmayan bir doğa harikası olduğundan kimsenin şüphesi yok tabii ki. Ben daha farklı bir deneyimden söz etmek istiyorum, bir otel deneyimi.. Elbette herkesin tatil anlayışı farklıdır, kimisi için otel odası sadece bir yataktan ibarettir, fazla detaya takınılmaz , önemli olan doğayı, turistik bölgeleri gezmektir. Pek tabi hepimizin asıl amacı yeni yerler görüp, deneyimlemek ama kalacağımız otel de bize ayrı bir heyecan katsa fena olmaz mı? İşte benim gibi bütçesi elverdiğince farklı otel arayışında olanlar için Ürgüp'te bulunan Sacred House mükemmel bir seçenek. 22 odalı butik bir otel olan Sacred House aslında 250 yıllık bir Rum konağı. Bu bile insanı biraz ürpertmiyor değil.. Kimbilir bu odada daha önce kimler yaşadı diye düşünmekten kendinizi alıkoyamıyorsunuz. Sacred House'da her yer ince ince düşünülmüş detaylarla dolu. Otele girdiğiniz andan itibaren kendinizi başka bir zaman diliminde yaşıyor

Sakin Bir Avrupa Şehri : Pecs

Pecs pek çoğumuzun varlığından bi'haber olduğu, değeri pek bilinmeyen Avrupa şehirlerinden bir tanesi. Ben de eşimin bir iş seyahati sebebiyle onunla birlikte bu güzel şehri görme imkanına sahip oldum. Pecs çok sessiz, sakin, huzurlu bir şehir. Gezilecek, görülecek çok yer var. Çok zengin bir kültürel mirasa sahip. Zaten 2010 yılında Avrupa kültür başkentlerinden biri olarak seçilmiş. Macaristan'a gidenlerin çoğu doğal olarak başkent Budapeşte'yi tercih ediyor ama vakti olanlara ya da farklı rota arayışında olanlara Pecs'i de görmelerini şiddetle tavsiye ederim. Pecs küçük bir şehir ve yürüyerek her yeri gezebiliyorsunuz, burda geçirdiğim dört gün boyunca hiç toplu taşıma ya da taksi kullanma gereği duymadım. Pecs 15.yy'ın ortalarından itibaren yaklaşık 150 yıl boyunca Osmanlı hakimiyeti altındaymış. Günümüze kadar korunmuş bu döneme ait pek çok camii, hamam, türbe gibi yapıları şehri gezerken görmeniz mümkün. Pecs'i kültür başkenti yapan en önemli yapı da erk