Ana içeriğe atla

Bir Kapadokya Masalı: Sacred House

Kapadokya ile ilgili eminim ki çok yazı yazılmıştır.  Dünyada eşi benzeri olmayan bir doğa harikası olduğundan kimsenin şüphesi yok tabii ki. Ben daha farklı bir deneyimden söz etmek istiyorum, bir otel deneyimi..

Elbette herkesin tatil anlayışı farklıdır, kimisi için otel odası sadece bir yataktan ibarettir, fazla detaya takınılmaz , önemli olan doğayı, turistik bölgeleri gezmektir. Pek tabi hepimizin asıl amacı yeni yerler görüp, deneyimlemek ama kalacağımız otel de bize ayrı bir heyecan katsa fena olmaz mı? İşte benim gibi bütçesi elverdiğince farklı otel arayışında olanlar için Ürgüp'te bulunan Sacred House mükemmel bir seçenek. 22 odalı butik bir otel olan Sacred House aslında 250 yıllık bir Rum konağı. Bu bile insanı biraz ürpertmiyor değil.. Kimbilir bu odada daha önce kimler yaşadı diye düşünmekten kendinizi alıkoyamıyorsunuz.

Sacred House'da her yer ince ince düşünülmüş detaylarla dolu. Otele girdiğiniz andan itibaren kendinizi başka bir zaman diliminde yaşıyor gibi hissediyorsunuz. Koleksiyonluk parçalar, heykeller, mobilyalar , her ayrıntı sanat eseri.. 

Şimdi detaylarıyla ve fotoğraflarla size Sacred House'ı anlatmak istiyorum. 

İlk olarak kütüphanede kahvelerimizi içip odamıza geçmeden önce  kısa bir otel turu yapıyoruz. Kütüphane dediysem sakın küçümsemeyin, az ama koleksiyonluk harika kitaplar var kütüphanede. Genellikle birinci ve ikinci baskı kitaplar , bazıları çok hasar görmüş olsa da okunabilecek durumda hepsi. Eğer vaktiniz olursa kütüphanede keyifli vakit geçirebilirsiniz.


Kitaplar 
Kütüphane asma kattan görünüş
Kütüphane

Biraz da odalardan bahsedelim.. Ben ancak kaldığım odayı anlatabileceğim elbette ama siz otelin internet sitesinden tüm odaların resimlerini inceleyebilirsiniz. Biz Dreaming isimli odada konakladık. Odamız oldukça genişti ve açık renklerle dekore edilmiş olmasından dolayı bize çok huzurlu geldi. Aslında otelin genel olarak havasında bir kasvet var ama o kasvet bizim odamızda yoktu. Bu sebeple gidecek olanlara kesinlikle tavsiye edebilirim. Oda ile ilgili negatif olarak söyleyebileceğim tek şey biraz havasız oluşuydu. Penceremizi çoğunlukla açık bırakmak zorunda kaldık. Bizim gittiğimiz mevsim dolayısıyla bu çok sorun olmadı ama yazın ve soğuk havalarda buna nasıl bir çözüm getiriliyor bilemiyorum.  Tahmin edebileceğiniz gibi odalarda TV yok, bunun yerine ipad ve iyi bir ses sistemi bulunuyor. İpad'den otelin listesindeki müzikleri dinleyebiliyorsunuz. Ben bu uygulamayı da çok sevdim ama tv bağımlıları bu konuda ne düşünür bilemiyorum :)  Otelin her köşesinde olduğu gibi odalarında da sizi mutlu edecek ayrıntılar bolca var, aşağıdaki fotoğraflardan biraz fikir sahibi olabilirsiniz.


Oda Anahtarı
Dreaming Oda
Dreaming Banyo
Dreaming Oda 
                                                     
Bir de Inferno adı verilen hamam,sauna ve kapalı havuzun bulunduğu kısımdan söz etmek istiyorum.  Yerin yedi metre aşağısında bulunan kapalı havuz tam da anlatılmaz yaşanır dediğimiz deneyimlerden biri oldu. Yüksek tavanı , heykelleri , dekorasyonu ile çok farklı bir atmosfer. Şiddetle tavsiye ediyorum. Loş bir ortam olduğu için fotoğraflar biraz kalitesiz kusura bakmayın, bir de ortamın heyecanından pek fotoğraf çekememişim siz fotoların gösterişsizliğine aldırmayın :)



Inferno
Inferno Havuz
Inferno Heykel


Son olarak restaurant ve kış bahçesinin bulunduğu kısımdan söz edelim.. Kahvaltılar bence ortalama düzeyde idi lezzet olarak. Sunum elbette otelin genel havasına yakışacak gibi özenliydi. Akşam yemeklerinde otel dışında olmayı tercih ettik ama gurme bir menüleri var ve pek çok sitede  herkes çok pahalı olduğunu yazmış benim bu konuda pek bir fikrim yok açıkcası. Kış bahçesi fotoğraflarıyla yazıyı bitirelim...



Kış Bahçesi
Restaurant
Kış Bahçesi


Uzun lafın kısası bütünüyle memnun kaldığım bir deneyim oldu , umarım size de iyi bir referans olur.


Bir sonraki yazıya kadar renkli kalın, tatil planlarınız hiç bitmesin (:

                                                                                                                       Nisan,2016

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Cruise Hikayesi : Harmony of the Seas

Bu yazımda eşimle birlikte çıktığımız cruise seyahatimizde deneyimlediklerimi ve nacizane tavsiyelerimi yazıyorum. Gittiğimiz şehirlerle ilgili tüyoları başka bir yazıda anlatacağım. Uzunca zamandır gitmek için gün saydığım bir haftalık cruise seyahati göz açıp kapayıncaya kadar geçip bitti bile. Henüz anılar tazeyken başkalarına da faydalı olabileceğini düşündüğüm bilgi ve deneyimlerimi paylaşmak istedim. Çünkü ben seyahate gitmeden önce yaptığım araştırmalarda işime yarayabilecek yazıları ne yazık ki tam anlamıyla bulamadım. En başından şunu söyleyebilirim ki bizim asla unutamayacağımız bir seyahat oldu. İmkanı olan, düşünen, kararsız kalanlara kesinlikle tavsiye ederim. Tabi artı ve eksi yönlerini bu yazımda anlatıyor olacağım.Şimdi gemiden bahsetmek istiyorum. Bizim seyahat ettiğimiz gemi Royal Caribbean firmasına ait olan Harmony of the Seas idi , ki kendisi şu aralar dünyanın en büyük yolcu gemisi ünvanına sahip. 6500 yolcu kapasitesi ve 2000 kişilik mürettebatıyla adeta yüz

Sakin Bir Avrupa Şehri : Pecs

Pecs pek çoğumuzun varlığından bi'haber olduğu, değeri pek bilinmeyen Avrupa şehirlerinden bir tanesi. Ben de eşimin bir iş seyahati sebebiyle onunla birlikte bu güzel şehri görme imkanına sahip oldum. Pecs çok sessiz, sakin, huzurlu bir şehir. Gezilecek, görülecek çok yer var. Çok zengin bir kültürel mirasa sahip. Zaten 2010 yılında Avrupa kültür başkentlerinden biri olarak seçilmiş. Macaristan'a gidenlerin çoğu doğal olarak başkent Budapeşte'yi tercih ediyor ama vakti olanlara ya da farklı rota arayışında olanlara Pecs'i de görmelerini şiddetle tavsiye ederim. Pecs küçük bir şehir ve yürüyerek her yeri gezebiliyorsunuz, burda geçirdiğim dört gün boyunca hiç toplu taşıma ya da taksi kullanma gereği duymadım. Pecs 15.yy'ın ortalarından itibaren yaklaşık 150 yıl boyunca Osmanlı hakimiyeti altındaymış. Günümüze kadar korunmuş bu döneme ait pek çok camii, hamam, türbe gibi yapıları şehri gezerken görmeniz mümkün. Pecs'i kültür başkenti yapan en önemli yapı da erk